https://open.spotify.com/track/56oReVXIfUO9xkX7pHmEU0?si=HYluVnrXT_ukiU-ZB-geRw
────୨ৎ────
kitabı değil, bir intihar mektubunu okur gibi. satırların arasında biri sürekli bağırıyor sana, “uyan artık.” ama sen zaten uyanıksın. uykusuzluktan aklın çatlamış, gözlerin hep açık. hayatın seni emzirmeyi reddetmiş bir anne gibi. beslenememişsin. kinyas bir küfür gibi düşüyor zihnine. kayra bir sigara dumanı gibi doluyor içine. bu iki adam, senin içindeki karanlığın iki farklı tonunu taşıyor. biri hiç iyileşmemiş bir yara gibi, diğeri kabuk bağlayıp tekrar açılmış. ve sen bu ikisini okudukça, kendi içinin de ikiye bölündüğünü fark ediyorsun.
sokakta yürüyorsun, ama kaldırım seni reddediyor. adımların bile yabancı burada. bir vitrin camında göz göze geliyorsun kendinle, ama tanımıyorsun. çünkü bu kitap seni kendine benzetmiyor, seni kendinle çarpıştırıyor. kinyas’ı okudukça, insan olmaktan sıkılıyorsun. bir bankta oturup her şeye sırtını dönmek istiyorsun.
kayra gibi.
o da hiçbir yere ait değildi. zaten ait olmak… mideni bulandıran bir fikir artık. bir kimlik kartı gibi, yırtıp atmak istiyorsun seni tanımlayan ne varsa. “adın ne?” deseler, susarsın. çünkü bu kitap, kelimeleri bile susturuyor bazen.
hayat, karşına dikilmiş bir apartman gibi: yüksek, gri ve seni içine almaya hevesli. kinyas bu apartmanı ateşe veriyor. kayra ise çatıya çıkıp sigarasını yakıyor, aşağıya tükürüyor. ve sen arada kalıyorsun. bu kitap, seçim yapmaya zorlamıyor seni. aksine… hiçbir şey seçmeden, her şeyi yitirebileceğini fısıldıyor kulağına. birden her şey boş geliyor. üniversite bitirmek, düzgün bir kariyer, instagram’a story atmak, uslu durmak. kinyas hepsine kahkaha atıyor. kayra sadece susuyor. ve o sessizlikte, kendi içindeki çürümeyi duyuyorsun.
delilik bu kitapta bir hastalık değil; bir tercih. ve en korkuncu da şu: mantıklı olan hiçbir şeyin sana iyi gelmediğini fark ettiğin o an, kinyas’ın söyledikleri mantıklı gelmeye başlıyor. bu bir tür geriye doğru aydınlanma. sınırda gezinen cümleler var kitapta; öyle bir sınır ki, bir adım atsan aklını orada unutacaksın. ama bir yanın da istiyor bunu. bütün bu “normalliğin” içinden çıkmak… beyaz gömlek giymek yerine, kafana bir kova geçirmek gibi mesela. kayra’nın deliliği daha sessiz. o kafayı yemiyor, kafayı yutuyor. ve sonra da hiçbir şey olmamış gibi kahve içiyor. deli kılığına girmiş sağduyu gibi. ve sen… hangi tarafın daha tehlikeli olduğunu çözemiyorsun. zamanla şunu fark ediyorsun: hayat seni değil, sen hayatı taşımışsın sırtında. ne zaman başladığını hatırlamıyorsun. belki doğduğunda sana verilen ismi ilk kez seslendiklerinde… belki de ilkokulda, kurşun kaleminle çizdiğin ilk “doğru cevap” kutusunun sana alkış kazandırdığı o an. öylece, kendin olmaktan vazgeçip bir rolü giyinmişsin. bir çuval gibi, bir ağırlık gibi; içi toplumla, gelenekle, aileyle, beklentilerle doldurulmuş bir kimlik çuvalı.
sana ait olmayan her şey sırtında.
kinyas ve kayra bu çuvalı yırtıyor. kelimeleri birer bıçak gibi saplıyor sana, sen kendi içindekileri kanarken fark ediyorsun: hiçbir yara dışarıdan açılmadı. hepsi içeriden kabardı.
kitabın her satırı, aklının içinde bir kibrit çakıyor. bazı cümleler var, hani şu “ne okuyorum lan ben?” dedirten türden. mantık dışı, ahlak dışı, insan dışı. ama işte; senin içinden çıkıyorlar. kinyas konuşmuyor aslında. sen konuşuyorsun. o sadece dile getiriyor. sus pus ettiğin, bastırdığın, üzerini kapattığın o çamurlu düşünceleri. kayra ise başka. kinyas bir yangınsa, kayra o yangının sonundaki kül. yorulmuş ama direnmiş gibi değil; çoktan vazgeçmiş gibi. yılmamış da değil; sadece umursamamış. kendi sessizliğini bir ülke gibi kurmuş, sınırlarını kimse geçemiyor. ama sen okuyorsun işte. pasaport sormayan bir metin bu; ama içeri girmek istiyorsan delirmiş olman gerek.
görüyorsun ki bu kitap bir “hikâye” değil. bir deney. başının içinde, okudukça gerçekleşen bir patlama. yavaş yavaş sinir uçlarına sızan bir madde. ve en korkuncu şu: bağımlılık yapıyor. çünkü sana senden başka hiçbir şeyin sahici olmadığını fısıldıyor. evet, bu bir fısıltı. çünkü bağırmıyor bu metin. hayır. o kadar sessiz ki, sırf bu yüzden kulaklarını tırmalıyor. sana değilmiş gibi konuşuyor, ama her cümlede sen varsın.
herkesin uyuduğu bir evde, sabaha karşı dörtte, soğuk mutfak fayanslarının üzerinde çıplak ayakla dikilirken birden hatırlıyorsun bu kitabın bir sayfasını. durduk yere. çünkü bazı satırlar var, insanın ruhuna kazınıyor. tuz döksen kabuk tutmuyor. ve bu kitap bittiğinde, kendini daha “iyi” hissetmiyorsun. aksine. kendine dair taşıdığın tüm o sahte güvenlik duyguları yerle bir olmuş oluyor. şimdi daha savunmasızsın.ama ilk defa dürüstsün. kinyas ve kayra, sana bir cevap vermiyor. ama güzel bir soru bırakıyorlar geriye: eğer bu hayatta “normal” olan buysa, ben neden bu kadar hasta hissediyorum?
bu kitap, hiçbir reçeteye yazılamayacak bir tanı koyuyor:
“sana dünya fazla geldi.”
bu kitap seni avutmaz.
terapi değil çünkü bu, bir tokat. başını okşamaz, içini dağlar. çünkü senin derdin yeni değil; doğduğun günden beri içini oyan bir boşluk var. ve herkes üstünü örtmeye çalıştı o boşluğun. ama kinyas ve kayra, battaniyeyi çekip alıyor. sana bakmanı söylüyor. gözlerini kaçırmadan. ve orada, ilk kez fark ediyorsun: kendinden kaçmak için yıllardır kurduğun tüm hayat, zaten bir mezarmış.
şimdi ya orada kalacaksın ya da kazmayı eline alıp toprağı tersten kazmaya başlayacaksın.
────୨ৎ────
bir noktada “acaba kinyas beni ele geçirdi mi?” diye düşündüm. sonra “amaan” diyip yazmaya devam ettim. biraz karanlık oldu evet ama yapacak bir şey yok. ne hissettiniz, ne düşündünüz, neyi kafa taktınız ya da kinyas ve kayrayı hiç okumuş muydunuz merak ediyorummm.
ilya 18.05.2025
en merak ettiğim kitaplardan birisi. okumaya aşırı ittin beni şuan. çevremdeki okuyan kişiler sen okuma iyice çıldırırsın diye korkutuyor beni. hani zaten depresif birine nietzsche okuma intihar edersin demek gibi. doğru mu? zaten deli birini iyice delirtir mi?
ıssız bir adaya düşsem seni yanıma alırdım, ruhuma iyi geliyorsun diye. cidden. kalemini çok seviyorum ilya, iyi ki yazıyorsun gerçekten. en kısa zamanda kitabı alıp okuyacağım, bir süre başucumda tutacağım ve her baktığımda bu yazıyla bütünleşeceğim💖